Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu Üyesi Nihal Kayalı: “Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için sağlık çalışmaları övgüye değer ama problemler de var”

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu’nun düzenlediği “Türkiye’nin Suriyeli Mültecilere Sağlık Hizmetleri Cevabı: Gelişmeler ve Kalan Zorluklar” başlıklı seminerde konuşan forum üyesi Nihal Kayalı, Türkiye’de mültecilerin sağlık sistemiyle ilgili tecrübelerini anlattı.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politikalar Forumu’nun düzenlediği ve Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi misafir araştırma görevlisi Nihal Kayalı’nın konuşmacı olarak yer aldığı “Türkiye’nin Suriyeli Mültecilere Sağlık Hizmetleri Cevabı: Gelişmeler ve Kalan Zorluklar” seminerinde, Suriyeli doktor ve hastaların Türkiye’deki deneyimleri konuşuldu. Türkiye’de mültecilerin sağlık hizmetlerine ulaşımında önemli adımlar atıldığını ama hizmete erişimde bazı problemlerin sürdüğünü belirten forum üyesi Kayalı, "Doktorlar için sübvansiyonlu denklik hazırlığı ve stajlar planlanabilir. İngilizce denklik seçeneği ön plana çıkarılabilir ve hastanelerde tercüme hizmetleri genişletilmeye devam edebilir” önerilerinde bulundu.

“3.6 MİLYONDAN FAZLA SURİYELİ MÜLTECİ GEÇİCİ KORUMA İÇİN KAYIT YAPTIRDI”

Konuyla ilgili tez çalışması kapsamında Türkiye’nin çeşitli illerinde Suriyeli doktor ve hastalarla görüşen bilim insanı, özellikle İstanbul'daki deneyimlerine pencere açacağını belirterek şunları söyledi:

“2011'den bu yana, Türkiye'deki 3.6 milyondan fazla Suriyeli mülteci geçici koruma için kayıt yaptırdı. Bu yasal statü kayıtlı Suriyelilerin hizmetlere erişimini ve yasal olarak çalışmasını mümkün kıldı. Elbette bu yasal statünün temel direklerinden biri sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim. Bu sağlık hizmetleri birincil ve ikincil bakım, sevk halinde üçüncül bakım ve ilaçların karşılanmasını içeriyor. Bu yüzden Türkiye’nin bu politikasının övgüye değer olduğunu kabul etmek önemli fakat karşılaşılan birçok zorluk da var. En temel sorun her zaman dil engeli. Ayrıca kişilerin sistemde kayıtlı olup olmadığı, hangi ilde kayıtlı oldukları gibi bürokratik engeller de bulunuyor. Çünkü bir ilde kayıtlıysanız başka bir ilde hizmet alamıyorsunuz. Suriyeliler hastanelerde ayrımcılıkla da karşılaşabiliyor. Öte yandan sadece hastalar değil, Suriyeli doktorlar da yeterli, erişilebilir ve yasal istihdam fırsatları bulmaya çalışırken birçok zorlukla karşı karşıya. Yani hem hizmeti sağlamada hem de hizmete erişimde sorunlar var.”

"SIHHAT PROJESİ İÇİN 300 MİLYON EURO AYRILDI"

Tezi için belirlediği temel sorunun “Sağlık hizmeti sağlamadaki kurumsal değişiklikler zaman içinde Suriyeli mültecilerin bakıma erişimini nasıl etkiler?” olduğunu da dile getiren Kayalı, bahsettiği sorunlarla başa çıkmak için çözümlere de değindi. Geçici çözümlerden birinin de Türk sağlık sisteminde çalışamayan Suriyeli doktorlar tarafından açılan kliniklerin ortaya çıkması olduğunu söyleyen Kayalı, “Bu klinikler genellikle Türk yetkililer tarafından tolere ediliyordu çünkü sistemdeki çok net bir boşluğu dolduruyor. Bu kliniklerin varlığı ve devamlılığı, Suriyeli doktorların Türkiye'deki Suriyelilere bakım sağlamada sahip olabileceği önemli rolün de altını çizdi. Aynı zamanda 2016’da Avrupa Birliği ve Türkiye arasında yapılan 6 milyar Euro değerinde anlaşma da daha uzun süreli kurumsal çözümler için zemin hazırladı. 300 milyon Euro SIHHAT Projesi için ayrıldı. Dünya Sağlık Örgütü tarafından denetlenen ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen bu projenin amacı, Suriyeli doktorların ‘Göçmen Sağlığı Merkezleri’ adı verilen birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışacak şekilde yetiştirilmesiydi. Bu merkezler 2018 ve 2021 arasında kademeli olarak hizmete açıldı” ifadelerini kullandı.

“DEVLETİN SAĞLADIĞI ÜCRETSİZ BAKIMDAN HER ZAMAN YARARLANAMIYORLAR”

Yürüttüğü çalışmanın çoğunlukla röportajlara dayandığını ve odağında İstanbul’un bulunduğu bilgisini paylaşan Nihal Kayalı, dört yıldır göçmenlerle ve bakanlık çalışanları ile çeşitli röportajlar yaptığını söylerken nihai bir analiz için henüz erken olduğunu da vurguladı:

“Göçmen sağlık sisteminin sağlık hizmetlerinde dil engelini azaltmaya yardımcı olurken, birincil sağlık hizmetlerine odaklanan sağlık politikaları ile Arapça ikincil sağlık hizmeti talebi arasında hala kalıcı gerilim söz konusu. Göçmen doktorlar ikinci basamakta yasal olarak çalışamıyor. Bu yüzden Göçmen Sağlık Merkezleri onların tek seçeneği olarak görünüyor. Hastalarsa ikincil bakımda zorluklarla karşılaşmaya devam ediyor. Çünkü birincil bakım doktorları ancak bu kadarını yapabiliyor. Uzman olarak çalışmak isteyen doktorlarla Arapça ikinci basamak sağlık hizmeti arayan hastalar, zamanla özel veya yasal olmayan seçeneklere yöneliyor. Yani insanlar devletin sağladığı ücretsiz sağlık hizmetinden her zaman yararlanamıyor. Göçmen Sağlık Merkezleri iyi düşünülmüş bir girişim ancak yeterli değil. “

GÖÇMEN SAĞLIK MERKEZLERİ’NDE UZMAN YOK

Öte yandan, devlet sisteminde kaydı olmayan göçmenlerin de özel kliniklere gitmek zorunda kaldığını ve bunun onlar için çok büyük bir maddi yük olduğunu belirten Kayalı, devlet hastanelerinden memnun kalmayanlarla ayrımcılığa uğrayanların da bu klinikleri tercih ettiğini sözlerine ekledi. Kayalı, bu duruma örnek olaraksa Halepli 43 yaşındaki bir kadının yaşadığı tecrübeyi şöyle paylaştı:

“Devlet hastanesinde olduğum kalp ameliyatını damar yerine atardamardan yaptılar. Bu yüzden iki hafta yoğun bakımda kaldım, hayatımı riske attılar. Bir daha devlet hastanesine gitmemeye karar verdim ve bulduğum bir Suriyeli bir doktorun tavsiyesiyle özel hastaneye gittim. Borç alarak 30 bin TL karşılığında ameliyat oldum. Şimdi sağlığım yerinde ama borcumu hala ödüyorum, çok yoruldum.”

Ayrıca Suriyeli doktorların da iş bulamadığını, bulabilenlerin ise Göçmen Sağlık Merkezleri’ndeki çalışma koşullarından hiç memnun olmadığını söyleyen Nihal Kayalı konuşmasını, “Sonuç olarak emeğin kayıt altına alınmasının, Göçmen Sağlık Merkezleri’nin doktorları güvencesiz ve kayıt dışı istihdamdan koruyarak istikrara kavuşturduğunu söyleyebilirim. Ama aynı zamanda zor ve tatmin edici olmayan çalışma koşullarına da maruz kalıyorlar. Çoğu zaman kendilerini birer eczacı gibi hissettiklerini söyleyen doktorlar bile var. Göçmen politikaları konusunda uzman değilim ama bugüne kadar karşılaştığım onlarca bakanlık çalışanı ve göçmenle kurduğum diyaloglardan yola çıkarak tavsiyelerde bulunabilirim. Doktorlar için sübvansiyonlu denklik hazırlığı ve stajlar planlanabilir. İngilizce denklik seçeneği ön plana çıkarılabilir ve hastanelerde tercüme hizmetleri genişletilmeye devam edebilir” sözleriyle sonlandırdı.

Nihal Kayalı kimdir?

Kayalı, ABD Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles’ta Sosyoloji bölümünde doktora çalışmalarını sürdürüyor. 2020-2021 akademik yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu’na üye olan Kayalı, aynı zamanda Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde misafir araştırma görevlisi.

*/

Share