‘’Yenilenebilir enerji kaynaklarından yapay zekâ ile en verimli düzeyde yararlanmak mümkün’’
TÜBİTAK 2232 Programı ile Boğaziçi’ne katılan Dr. Erdal Aydın lisans eğitimini ODTÜ Kimya Mühendisliği’nde, yüksek lisansını ise Proses Kontrol ve Proses Mühendisliği alanında tam burslu olarak Koç Üniversitesi’nde tamamladı. Aydın, yüksek lisansı sırasında patentli bir endüstriyel projeye de imza attı. Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nde Yenilenebilir Enerji Sistemleri için Hızlı Optimizasyon Algoritmaları Geliştirme alanında doktora derecesi alan Dr. Erdal Aydın, doktora sonrası çalışmalarını ise MIT’de yenilebilir enerji sistemlerinin tasarımı, entegrasyon ve belirsizlik altındaki kontrolü üzerine sürdürdü.
2232 Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında en fazla sayıda bilim insanın tercih ettiği Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışmalarını yürütecek olan Dr. Erdal Aydın, ‘’Türkiye’ye dönmek istediğim bir dönemde Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun çok yakın bir arkadaşımın önerisiyle Boğaziçi Üniversitesi’ne başvurdum ve başvurum olumlu sonuçlandı. Aralık ayında da atamam gerçekleşti. Boğaziçi’ne katıldığım için çok memnunum. Aynı zamanda TÜBİTAK’tan da 2232 programı çerçevesinde geri dönüş bursu aldım. Bu burs kapsamında Boğaziçi’nde yenilenebilir enerji alanında yapay zekâyı da dahil eden çalışmalar yapacağız’’ dedi.
Proses sistemleri mühendisliği kapsamında doğal kaynaklardan en verimli biçimde yararlanmak, kimyasal üretim sistemlerinin maliyetlerini azaltmak ve ekolojik olarak istenmeyen malzemelerin çevreye dağılımını minimize etmek gibi alanlarda çalışan Dr. Erdal Aydın, söz konusu proje kapsamında yenilenebilir enerji sistemlerinin optimal şekilde kurulumu, yönetimi ve kontrolü üzerine bir araştırma projesi yürütüyor. Aydın, 2232 programı çerçevesinde yürüttüğü çalışmaya dair şu bilgileri verdi:
‘’Güneş tribünü veya rüzgâr tribünü gibi yenilenebilir enerji sistemlerinin seçimi ve var olan sistemlere nasıl entegre edilebileceği, bu alanlarda yapılabilecek yatırımların giderlerinin nasıl minimize edileceği ve olabilecek olumsuz senaryoların veya yanlış kararların engellenmesi gibi konular üzerine çalışıyorum. Aynı zamanda kimyasal üretim sistemlerinin modellerinin oluşturulması ve yapay zekâyı da işin içine katarak akıllı tasarım sistemleri geliştirilmesi üzerine çalışıyorum. Çalışmalarımız teorik boyutta olmakla beraber bazı projelerin endüstriyel uygulamaları da olabiliyor. Yüksek lisans projem endüstriyel bir projeydi ve aldığımız patentle birlikte bir kısmı uygulandı. Ümit ediyorum ki TÜBİTAK projem sırasında da yenilenebilir enerji sistemleri alanında endüstri ile ortak çalışma fırsatlarımız olur’’.
Fabrikalardaki üretim tasarımları, tarım arazileri veya devlet için tasarlanmış bölge bazlı grid sistemleri gibi alanlarda çalıştıklarını ekleyen Aydın şöyle devam etti: ‘’Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, termal enerji veya dalga enerjisi gibi farklı yenilenebilir enerji kaynakları üzerine çalışıyoruz. Türkiye’nin doğusu ile batısında kullanacağınız enerji sistemleri farklıdır, zira doğudaki talep ile yenilenebilir enerji potansiyeli, oradaki fiyatlandırma ile buradaki fiyatlandırma birbirinde farklılık gösterebilir. Bizim akıllı sistemlerimiz yapay zekâ algoritmalarıyla farklı metriklerle hangisini kullanmamız gerektiğini söylüyor.
Akıllı sistemle kontrol edilen bir ev düşünelim; bu ev yapay zekâyı kullanarak sizin davranış biçimlerinizi öğrenebilir, sizden gelen verileri işler. Bu evi kullanan bireylerin tüketim davranışlarına göre belli kararlar alabilir. Bu sayede evinizde enerji üretip, ki bunun örnekleri Kaliforniya ve Teksas’ta var, para bile kazanabilirsiniz. Yapay zekâ davranışınızı öğrenmede, modellemede ve bunu işleyerek en iyi verilmiş kararlar oluşturma noktasında işin içine giriyor. Tüm bu süreçlerin ardında aslında ileri düzeyde matematik yatıyor’’.
Türkiye’nin yenilebilir enerji kaynakları açısından avantajlı bir ülke olduğunu vurgulayan Dr. Aydın, Avrupa ile Türkiye arasında bu konuya yaklaşımda farklılıklar olduğunu ekledi. Gerek yenilenebilir gerekse sınırlı doğal kaynaklar açısından entegre bir enerji politikasına gerek olduğunun altını çizen Aydın şöyle devam etti: ‘’Türkiye doğal gaz veya petrol açısından fakir bir ülke sayılır belki ama yenilenebilir enerji kaynakları açısından özellikle de güneş enerjisi bakımından çok avantajlı bir ülke. Ayrıca kömür, linyit gibi önemli kaynaklarımız da mevcut, bu kaynakları yenilenebilir kaynaklarla entegre ederek ulusal bazda bir enerji politikası geliştirilebileceğini düşünüyorum ki bu alanda Boğaziçi Üniversitesi Enerji Politikalara Araştırma Merkezi gibi merkezler başta olmak üzere Türkiye’de çok önemli çalışmalar da yapılıyor.
Yurtdışındaki örneklere baktığımızda Almanya enerjisinin yüzde 70-80’ini yenilenebilir enerjiden sağlıyor. Norveç’in önemli bir doğal gaz kaynağı var ve bütün dünyaya satıyor. Ancak Norveç yenilenebilir enerjiye çok önemli yatırımlar yapıyor; önemli teşvikler mevcut. Türkiye’de ise yaklaşım günü kurtarma biçiminde olduğu için uzun vadeli yatırımlardan maalesef kaçınabiliyoruz. Gerek yenilebilir enerji gerekse nükleer enerji gibi konuları iyi analiz etmek gerekiyor. Biz dışa bağımlılığımızı azaltıp enerji verimliliğimizi artırdığımızda bu bireysel olarak faturalarımıza da yansıyacak ve toplumsal destek bulacaktır. Bizim durumumuzdaki ülkelerde uzun vadede nükleere yatırımın avantajları da olabilir. Tüm bunların üzerinde titizlikle çalışılarak doğru bir ulusal enerji politikasının oluşturulmasının önemli olduğunu düşünüyorum’’.
