Atmosferdeki sera gazları arttıkça dünya ısınmaya devam edecek

150. yılını kutlayan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden uzmanlarca verilen “Açık Ders”lerin üçüncüsü Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek’in sunusuyla gerçekleşti. 10 Nisan Salı günü Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği” başlıklı konferansta küresel ısınmanın nedenleri ile muhtemel sonuçları ve iklim değişikliğinin boyutları tartışıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün 150. yıl etkinlikleri kapsamında Üsküdar Belediyesi’nin işbirliği ile gerçekleşen “Açık Ders” serisinin üçüncüsü 10 Nisan Salı günü gerçekleşti. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek’in “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği” başlığıyla Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde verdiği ders yoğun ilgi gördü. Açık Ders’te meteoroloji karakterli doğal afetlerin neden meydana geldiği, küresel ısınmanın mekanizmalarının ne olduğu ve nereye evrilebileceği, iklim değişikliğinin nelere sebebiyet vereceği ve Kandilli Rasathanesi’nin 100 yılı aşan istatistikleriyle oluşturulan grafiklerin neler söylediği incelendi.

Açık Ders, geçtiğimiz yaz İstanbul’da görülen ve düşük seviyede ekonomik zararın yanı sıra günlük hayatın aksamasına da sebebiyet veren fırtına ve dolu gibi hava olaylarını içeren bir video kolaj ile başladı. Gösterilen videonun ardından konuşan Adil Tek, “İzlediğimiz görüntüler ABD’nin doğu kıyılarında değil İstanbul’da gözlendi. Geçen yaz İstanbul’da benim hiç şahit olmadığım hava olayları gördük,” diyerek söze başladı. Bu tarz doğa olaylarının gelecekte daha sık biçimde görülmesinin muhtemel olduğunun altını çizen Adil Tek, ani olarak gelişen ve iklim standartlarının dışında seyreden bu tip hava olaylarını anlamlandırabilmek için küresel ısınmanın mekanizmalarının anlaşılması gerektiğini belirtti.

“Sera gazlarındaki artış soğuma mekanizmasının önünde engel oluşturuyor”

Su buharı, metan gazı ve karbondioksit gibi sera gazlarının atmosferdeki oranının artmasının dünyanın soğuma mekanizmasının önünde bir engel oluşturduğunu aktaran Tek, “Havada oranı değişen gazlar arasında karbondioksit önemli bir sera gazı. Sera gazlarının atmosferdeki oranı arttıkça yerden yansıtılan enerjinin yutulma oranı da artıyor ve soğumanın önüne geçilmiş oluyor,” ifadelerini kullandı. Atmosferdeki karbondioksit oranının 1000 yıl öncesindeki 280-300 ppm seviyesinden 400 ppm seviyesine yükseldiğini belirten Tek, “Atmosferdeki karbondioksit oranıyla sıcaklık arasında pozitif bir korelasyon var,” dedi. Dünyanın “ısıl kazanç” yolunda hızlı bir şekilde ilerlediğini kaydeden Tek, bu anlamda global olarak trendin sıcaklık değerlerinde bir yükselmeye işaret ettiğinin altını çizdi.

Deniz seviyesindeki yükselme ova ve limanları tehlikeye sokuyor

20. yüzyıl boyunca görülen genel sıcaklık ortalamasına oranla sıcaklı değerlerinde 1 derecelik artış olduğunun altını çizen Tek, “Son yüzyılın en sıcak yılları geçtiğimiz 5 yıl arasında paylaşıldı. 2007’de yaptığım bir sunumda 1998 yılı en sıcak yıl olarak gözüküyordu. Şu an 1998 bu sıralamada oldukça gerilerde kaldı” ifadelerini kullandı.

Arktik Okyanusuna 3.5 milyon kilometre karelik buzul alan eksilmesi olduğunu belirten Tek, “Buzul erimesini Grönland ve Antarktika’da da gözlemliyoruz. Bu albedo değişikliklerine sebebiyet veriyor. Buzulların erimesi sıcaklığın daha da artmasına neden oluyor. Yani sıcaklık artışları bu anlamda lineer değil logaritmik bir yükseliş gösteriyor” dedi. Buzulların erimesinin deniz seviyelerinde yükselmeye de sebep olacağını belirten Tek, “1900’lü yıllardan beri seviyelerde 18 cm’lik bir yükselme var. Bu yükselmeden ötürü ovalar ve limanlar da tehlikede” ifadelerini kullandı.

“Temiz suya erişim zorlaşacak, sulama ve gıda problemleri meydana gelecek”

“Sadece 2017 yılında ABD kasırga sezonunda 260 milyar dolar zarara uğrarken, Güney Asya’da 10 milyonlarca kişi sellerden etkilendi. Somali’de 892 bin kişi iklim değişikliği sebebiyle yer değiştirmek zorunda kaldı ve orman yangınlarında da artış gözlendi” diyen Tek, dünyada enerji pazarının %81’ini oluşturan fosil yakıtlarının kullanımının sürmesi durumunda var olan koşullarda bir iyileşme öngörmenin zor olduğunu söyledi.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sonucunda temiz suya erişimin zorlaşacağının, sulama ve gıda edinmede problemler ortaya çıkacağının altını çizen Tek, bu senaryoda salgın hastalık risklerinin de yüksek görüldüğünün altını çizdi.

Share