çocuk

Covid-19 ebeveynlerin psikolojik sağlığını da bozdu

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ''Covid-19 Pandemisinin Aile Yaşantısına Yansımaları'' başlıklı araştırmayı yayımladı. Boğaziçi Üniversitesi, Temel Eğitim Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mine Göl Güven, aynı bölümden araştırmacı Vuslat Şeker, Öğrenme Bilimleri Programı'ndan araştırmacılar Gizem Alvan, Fetiye Erbil, Merve Özgünlü ve bağımsız araştırmacı Bahar Uzunkök tarafından gerçekleştirilen araştırma, karantina sürecinde ebeveynlerin psikolojik sağlıklarının olumsuz yönde etkilendiğini ortaya koydu.

Üç rapor olarak kamuoyu ile paylaşılması hedeflenen araştırmanın ilk raporunda katılımcı ebeveynlere ve çocuklarına dair temel demografik bilgiler, ebeveynlerin yaşam alanlarına dair bilgiler, Covid-19 salgını kısıtlamaları ile birlikte ebeveynlerin çalışma durumlarındaki değişim ve evde çalışma deneyimleri , ebeveynlerin ve aile üyelerinin sağlık durumları ve Covid-19 salgınından ne ölçüde etkilendikleri ele alındı. Araştırmaya Türkiye'nin 39 kentinden 323 ebeveyn katıldı.

Share

Çocukları Koronavirüs’ten korumak ve güvende tutmak için Boğaziçililerden web sitesi

Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü öğrencileri tarafından çocuklar ve aileleri için oluşturulan Çocuk Boğaziçi web sayfası yayına girdi. ‘’Önce Çocuk’’ sloganıyla hazırlanan web sitesi Covid-19 virüsünden dolayı yaşanan salgından korunmak üzere evde zaman geçiren çocuklar ve aileleri için rehber niteliğinde…

Cocukbogazici.com sitesi, anne ve babalara çocukları güvende tutmanın yollarını anlatarak aynı zamanda Covid-19 virüsünden korunmak için Sağlık Bakanlığı’nın da vurguladığı 14 kuralı çocukların anlayabileceği bir dile uyarlıyor.

Share

Çocuğu anlamanın ilk adımı, yetişkin gözlüklerini ve toplumsal yargıları bir kenara koymak

Boğaziçi Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Zeynep Erdiller -Yatmaz, Yrd. Doç. Dr. Ersoy Erdemir ve Öğrenme Bilimleri Programı doktora öğrencisi Fethiye Erbil’in yürüttükleri ‘’Çocuk Algısı’’ konulu araştırma, aslında hepimizin içinden geçtiği bir dönem olan ancak yetişkin dünyasına adım attığımız anda unuttuğumuz çocukluğu ve ‘’çocuk’’ olmayı yeniden düşünmeyi sağlarken; yetişkinlerin çocuğa dair düşünce kalıplarını ve sistemlerini de sorgulamaya yol açıyor.

‘’Küçük yaştaki erkek veya kız’’, ‘’Soy bakımından oğul veya kız evlat’’, ‘’Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi’’, ‘’Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse; ‘’Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse’’… Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü’nde ‘’çocuk’’ bu ifadelerle tanımlanıyor…

Peki, gerçekte nedir çocuk olmak? Küçük olmak, yeteri kadar yeteneği olmamak, yetişkin olmamak, yetişkin dünyasında onaylanmayacak davranışlar sergilemek mi; ya da bunların hiç biri mi?

Share

'’Çocuk gelişimini oyunla anlamaya çalışıyoruz’’

Boğaziçi Üniversitesi Bebek ve Çocuk Gelişimi Laboratuvarı’nda Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Gaye Soley liderliğinde bir ekiple bebeklikten yetişkinliğe uzanan çeşitli yaş gruplarıyla sosyal öğrenme, sosyal grup algısının gelişimi, müziğin ve dilin sosyal etkileri ve erken iletişimdeki rolü gibi araştırmalar yürütülüyor. Boğaziçi Üniversitesi söz konusu alanlarda Harvard ve Boston üniversiteleri ile ortak kültürler-arası çalışmalara imza atıyor.

Kısa bir süre önce, Harvard Üniversitesi öğretim üyesi psikolog Elizabeth Spelke ile ‘’Shared cultural knowledge: Effects of music on young children's social preferences’’* (Ortak kültürel bilgi: Müziğin çocukların sosyal tercihlerindeki etkisi’’) başlıklı bir çalışma yürüten Gaye Soley, Boğaziçi Üniversitesi Bebek ve Çocuk Gelişimi Laboratuvarı’nda bebek ve çocukların gelişimi üzerine çalışmalar yürütüyor.

Share