Kandilli’nin son ‘Açık Ders’inde afete hazırlık konuşuldu

Boğaziçi Üniversitesi BU + Etkinlikleri kapsamında Üsküdar Belediyesi desteğiyle, Kandilli Rasathanesi’nin 150. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Açık Ders” serisinin 2017-2018 akademik yılı bahar döneminin son dersi 25 Nisan tarihinde Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. “Türkiye'de Deprem Afeti ve Eğitimi” başlıklı Açık Ders’i Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi’nde uzman sismolog olarak çalışmalarına devam eden Dr. Doğan Kalafat verdi. Konferansta Türkiye’de depremlerin neden olduğu afetlerin boyutu, alınması gereken tedbirler ve afetlere dirençli bir toplum olabilmek için yapmamız gerekenler konuşuldu.

Kandilli Rasathanesi araştırmacılarının toplumu deprem ve tsunamiler hakkında bilgilendirmek amacıyla verdikleri derslerin sonuncusunda deprem, zemin ve yapı ilişkisi; afet öncesinde, anında ve sonrasında yapılacaklar ve kaçınılması gerekenler konuşuldu. Jeofizik Yüksek Mühendisi Dr. Doğan Kalafat, depremlerin özünde doğal olaylar olduğunu fakat bunları afete çevirenlerin insanlar olduğunu belirtti. Alınacak önlemler ile de bu afetlerden korunabileceğimizi ekledi.

“Afete karşı bilinçli olmalıyız”

Depremler belirli yerlerde ve belirli düzenlerde oluyor. Kıta ve okyanus levhalarının sınırlarında levha hareketleri sonucu oluşan sıkışmalar depremleri tetikliyor. Türkiye’yi kapsayan Anadolu bloğunda gerçekleşen depremler ise Afrika ve Arap plakalarının Anadolu bloğunu sıkıştırması sonucu oluşuyor. “Bu coğrafyada yaşıyorsak mutlaka deprem tehlikesi ile yaşayacağız fakat deprem riskleri insanların alacağı önlemlerle azaltılabilir” diyen Doğan Kalafat, afetlere karşı bilinçli olmamız gerektiğini vurguladı.

Depremin büyüklüğü ve şiddeti arasındaki farka değinen Kalafat, büyüklüğün deprem sonrasında açığa çıkan ölçülebilen enerji; şiddetin ise yapıların depreme dayanıklılığına bağlı olarak hissedilen veya hissedilecek olan etkisi olduğunu belirtti.

Konferansta konuşulan önemli konulardan biri depremlerin nerede, ne büyüklükte ve ne zaman olacağının belirlenmesi konusuydu. Dr. Doğan Kalafat, Kandilli Rasathanesi olarak depremin nerede ve ne büyüklükte olacağını belirleyebildiklerini fakat ne zaman olacağının önceden kesin olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını aktardı. “Levha hareketleri milyonlarca yıllık bir geçmişe sahipken bu konuda toplanan bilimsel veri en fazla 300 yıl geriye gidebiliyor” diyen Kalafat, parametrelere bakarak, ihtimalleri ve istatistikleri inceleyerek modellemeler yaptıklarını belirtti.

“Önümüzdeki yıllarda deprem bekliyoruz”

Deprem konusunda söylentilere ve kulaktan dolma bilgilere değil, bilimsel verilere inanmamız gerektiğini anlatan uzman sismolog “Marmara’da 8 büyüklüğünde bir deprem olması mümkün değil” dedi. Marmara’da, İstanbul’un güneyinde denizin altında kırılmayı bekleyen bir fayın olduğunu belirten Kalafat, önümüzdeki yıllarda bir deprem beklediklerini açıkladı. Marmara’da oluşacak deprem, öncü şok olmadan bir anda büyük bir deprem olarak ortaya çıkacak. Tahmin edilen değerler 7’nin üzerinde.

İstanbul’daki köprüler, tüneller, santraller ve benzeri deprem sırasında yüksek tehlike arz edebilecek yerler için erken uyarı ve hızlı müdahale sistemleri konumlandırılıyor. Yerleştirilen bu sistemler sayesinde afet anında ve sonrasında oluşabilecek zararlar en aza indirgenmeye çalışılıyor.

Can kayıpları yapısal kaynaklı

Açık Ders’te tartışılan bir diğer önemli konu ise depremin yapıya ve zemine bağlı olarak değişen şiddeti oldu. Deprem sonrası can kayıplarının %95’inin yapısal kaynaklı olduğunu belirten Kalafat, yapısal hasarları önlememizin mümkün olduğunu iletti. Bina yapımında kullanılan malzemeler, kullanım oranları, zemine uygunluğu ve benzeri özellikler afetin şiddetini değiştiriyor. Dr. Kalafat, bu durumda inşaat mühendislerinin ve denetleyici mekanizmaların iyi çalışması gerektiğini söyledi.

Deprem öncesinde eşyaları sabitleme ve yapısal düzenlemelere gitme, deprem anında sakin kalma, sarsıntı geçene kadar ev içinde güvenli bir yerde öncelikli olarak başımızı koruma ve deprem sonrasında ise artçı depremlere karşı dikkatli olma ve iletişim yollarının açık tutmanın önemli olduğu anlatıldı.

Doğan Kalafat

1981 yılında İstanbul Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden mezun olan Dr. Doğan Kalafat, aynı üniversitede Yüksek Lisans çalışmasını 1990 yılında, Doktora çalışmasını da 1995 yılında tamamladı. KRDAE Türkiye Deprem Ağı’nın geliştirilmesinde ve genişletilmesinde, Türkiye denizlerinde ilk defa gerçek-zamanlı deprem kaydının alınmasına yönelik deniz tabanı çalışmalarının Marmara Denizi’nde uygulanmasına yönelik olarak önemli katkıları oldu. Kısa dönem aralıklarla USGS/ETH/MIT gibi kurumlarda misafir bilim insanı olarak çalıştı. 2000-2004 yılları arası KRDAE Sismoloji Laboratuvarı Şefliği, 2004-2015 yılları arası Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Halen BDTİM’de uzman sismolog olarak çalışmakta olan Kalafat’ın deprem ile ilgili 300’ün üzerinde ulusal ve uluslararası yayını bulunuyor.

Share