Prof. Dr. Levent Kurnaz: "İklim değişikliğiyle felaketler şiddetlenecek"
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz AA'nın iklim değişikliğiyle ilgili sorularını yanıtladı. İklim meselesinin dünyanın gündeminde ilk sırada olmasını gerektiğini belirten bilim insanı, küresel ısınmayla birlikte tahmin edilemeyecek felaketlerin kapıda olduğunun da altını çizdi.
"1.5°C HEDEFİ BİR HAYAL"
Dünyadan 192 ülke, 2015’te yapılan Paris İklim Konferansı’nda (COP21) imzalanan Paris Anlaşması ile iklim değişikliğinin getirebileceği muazzam felaketlerden kaçınmak için gezegenin ısınmasını sanayi öncesi döneme kıyasla 1,5°C ile sınırlandırmayı taahhüt etti. Bu anlaşmaya atıf yapan Prof. Dr. Kurnaz, insanlığın küresel ısınma hususunda belirli bir eşiği geçmiş olduğunu savunarak, "Öncelikle bizim 1,5 derece hedefini yakalamamız hayal. Bizim insanlık olarak 2,4 ila 2,7 arasında bir yeri tutturma ihtimalimiz var şu anda" ifadelerini kullandı.
İklim meselesinin dünya gündeminde ilk sırada yer alması gerektiğinin altını çizen bilim insanı, daha günlük meselelere öncelik verilmesi nedeniyle dünyanın bir felakete sürüklenmekte olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz iklim krizini birincil problem olarak algılamıyoruz. Önce ekonomi var, önce milli güvenlik var, önce iş, aş, tarım... Sonra iklim değişikliği geliyor. İklim değişikliği de bunu hiç hoş karşılamıyor. Yani bu demektir ki; başımıza gelen felaketler gittikçe artmaya başlayacak."
"TAHMİN BİLE EDEMEYECEĞİMİZ FELAKETLER KAPIDA"
Prof. Dr. Kurnaz, sel, orman yangını, kuraklık gibi felaketlerin halihazırda insanlar için bilinen türden olduğunu, bunların hangi durumlarda ortaya çıkacağının ve bunlarla nasıl baş edileceğinin bilinir olmasının avantaj sağladığını vurguladı. Geçen yaz Marmara kıyılarında görülen müsilaj sorununu hatırlatan Kurnaz, şunları söyledi:
"Önümüzdeki 10 sene içinde ne olduğunu bilmediğimiz, şu anda tahmin bile edemeyeceğimiz pek çok şey karşımıza çıkabilir. Bir sene önce bunları konuşuyor olsaydık müsilaj diye bir kelimeyi çoğumuz bilmiyor olurduk. Şu anda 1.2-1.3 derece olarak kaydedilen ısınma, 2.4-2.7 dereceye ulaştığında günümüzde yaşamakta olduğumuz felaketler şiddetlenecek, sıklaşacak ve yaygınlaşacak. Bir de ne olduğunu hiç bilmediğimiz şeyler karşımıza çıkmaya başlayacak; aynı müsilajda olduğu gibi. Çok büyük bir çekirge sürüsü saldırısıyla karşılaşabiliriz... Hiç bilmediğimiz bir sivrisinek türü gelip bilmediğimiz bir hastalık yayabilir, bir tarım zararlısı gelebilir; bunların hiçbirini bilmiyoruz. Ve bunlar karşımıza daha da sık çıkmaya başlayacak."
"İYİMSER SENARYOLARI BIRAKIP EN KÖTÜSÜNE HAZIRLANMALIYIZ"
Mevcut senaryoları "iyimser" olarak nitelendiren Kurnaz, bilimsel senaryoların, tüm ülkelerin 2030 ve 2050 emisyon taahhütlerine uymalarının yanı sıra gerekli diğer tedbirleri de aldığı varsayımı üzerine oluşturulduğunu ifade etti. Ancak doğanın bu kurallarla oynamadığını dile getiren Prof. Dr. Kurnaz, şunları aktardı:
"Yani doğada bizim hiç düşünmediğimiz ve bilmediğimiz şeyler ortaya çıkabilir ve bunlar çoğunlukla negatif yönlü ortaya çıkar. Yani bizim planlarımız bütün dünyada herkes sözünü tutacak olursa küresel ısınmanın 2,4 ile 2,7 derece arasında olabileceği... Bu sözler tutulmayacak olursa bu 2,7’den 3’e çıkar, 3,5’e çıkar, 4’e çıkar."
İyimserliği sekteye uğratabilecek bir başka endişe kaynağının da Sibirya’daki donmuş topraklarda yattığını, bu topraklardan en yüksek atmosferik ısınmaya sebep olan sera gazlarından biri olan metan gazının açığa çıkabileceğini anlatan bilim insanı, "Bu, kuyularla çıkartılacak türden metan gazı değil; yerin sadece birkaç metre altındaki bir metan gazından bahsediyoruz. Burada toprak donmuş olduğu için toprağın altında hapsolmuş durumda. Bu metan gazı yüzeye sızmaya başlayacak olursa o zaman ısınma 2,4 - 2,7°C değil 5 - 8°C ve daha da yukarı gidiyor olabilir" diye konuştu.
SICAK BIR DÜNYADA TÜRKİYE’Yİ NASIL BIR GELECEK BEKLİYOR?
Türkiye’yi bekleyen muhtemel senaryoyu da anlatan Prof. Dr. Kurnaz, "Türkiye’yi bekleyen en önemli problem susuzluktur. Bu nedenle de bizim tarıma çok çok önem vererek özellikle tarımsal sulamayı hemen kontrol altına almamız gerekiyor. Genel kanının aksine, Türkiye su zengini bir ülke değil, hatta su stresi çeken bir ülke. Artan nüfusu ve azalan kaynakları ile 2040 yılı itibarıyla su fakiri bir ülke olacağı tahmin ediliyor" ifadelerini kullandı.
KURAKLIKTAN DA KÖTÜSÜ: DEV GÖÇ DALGALARI
Prof. Dr. Kurnaz, Türkiye'yi bekleyen en önemli afetin kuraklığın da ötesinde göç olduğu; Pakistan, Mısır, Etiyopya, Bangladeş, Hindistan gibi ülkelerde yaşanacak aşırı sıcak dalgalarının milyonlarca hayatı tehdit edeceği ve bu bölgelerde yaşayan insanları göç etmeye itebileceği uyarısında bulundu.
Bu ülkelerin her birinin nüfusunun 100 milyonun üzerinde olduğunu hatırlatarak yakınlıkları nedeniyle Türkiye'ye de göç verme ihtimallerinin bulunduğuna dikkati çeken bilim insanı, "Bu sefer göç dalgası 1 milyon, 2 milyon değil, 10, 20, 30 milyonlarda olacak. Türkiye’yi bekleyen ana tehdit budur esasında. Çünkü zaten kendi kaynaklarımız sınırlı. Başımıza gelebilecek en büyük felaket, bir gün kapımızda 30 milyon mülteci bulmak olur" diyerek sözlerini tamamladı.