Yapay zekâ ‘hayalet’ depremleri takip edecek

Yapay öğrenme ve teorik fizik alanında çalışan araştırmacı Arkadaş Özakın, 20 yılı aşkın süredir ABD’de sürdürdüğü profesyonel kariyerine nokta koydu ve geçen yıl Şubat ayında, mezunu olduğu Boğaziçi Üniversitesi’ne dönerek yapay öğrenme ve depremler konusunda yeni bir araştırmaya başladı. Özakın, yeniden Boğaziçi’nde olmaktan heyecan duyduğunu belirterek hayalini kurduğu yerde olduğunu söylüyor. Özakın ve ekibi, varlığından haberdar bile olmadığımız ‘hayalet’ depremlerin yapay öğrenme ile takibi üzerine çalışıyor.

Teorik fizikçi ve makine öğrenmesi araştırmacısı Arkadaş Özakın, Fizik ve Matematik çift anadal derecesiyle Boğaziçi Üniversitesi’nden 1997 yılında mezun oldu. Doktora derecesini Teorik Fizik dalında California Institute of Technology’den aldı. Ardından Georgia Institute of Technology’de Bilgisayar bölümünde yapay öğrenme, Georgia Tech Quantum Institute’ta ise Kuantum Bilgi İşleme Teknolojileri üzerine araştırmalar yaptı. Ardından Silikon Vadisi’nde özel bir şirkette çalıştı.

Share

Dışlandıkları dünyaya rap müzik ile sesleniyorlar

İstanbul’da fakirlik, ayrımcılık ve dışlanma gibi problemlerin çok olduğu semtler, aynı zamanda rap müziğin de yoğun olarak dinlendiği yerler arasında. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde araştırma görevlisi olan Umut Mişe, bu semtlerden Sulukule ve Bağcılar’a odaklandığı araştırmasında, rap müziğin gençlerin dışlanmayı ifade etmek için kullandıkları bir araç olduğunu iddia ediyor. Ancak Mişe’nin gözlemlediği üzere Bağcılar’daki rapçiler Sulukule rapçilerinin aksine ünlü olup para kazanmak adına zamanla dillerindeki eleştirel tondan vazgeçiyor ve piyasa mantığının kurallarına boyun eğiyor.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2015 yılında mezun olan Umut Mişe, 2015-2018 yılları arasında aynı bölümde yüksek lisans derecesini tamamladı. Aynı bölümde doktora eğitimine devam eden ve araştırma görevlisi olarak çalışan Mişe’nin, Dr. Öğr. Üyesi Mert Arslanalp’ın danışmanlığında yazdığı yüksek lisans tezi İstanbul’da rap müziğin dışlanmanın bir aracı olarak nasıl kullanıldığını ele alıyor.

Fen Edebiyat Fakültesi
Share

Prof. Dr. Rana Sanyal, Cartier Women’s Initiative’de 2021 Bilim & Teknoloji Öncüsü kategorisine seçildi

Onkoloji alanında ilaç adayları geliştiren RS Research Kurucu Ortağı, Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rana Sanyal, Cartier Women’s Initiative programının 2021 Bilim & Teknoloji Öncüsü kategorisine seçildi.

2006’da kurulan Cartier Women’s Initiative programı, tüm dünyadan toplumda güçlü, sürdürülebilir ve pozitif bir etki yaratmayı amaçlayan alanında lider kadın girişimciler ve şirket sahiplerinin başarılarına ışık tutarak, işlerini büyütmeleri ve yeteneklerini geliştirmeleri için finansal ve sosyal destek sağlıyor. Bu yıl programa 142 ülkeden 876 başvuru arasından çalışmalarıyla fark yaratan 24 kadın katıldı. Prof. Dr. Rana Sanyal, 7 bölgesel alana ek olarak bu yıl ilk defa açılan 'Bilim & Teknoloji Öncüsü’ kategorisinde programa kabul edilen 3 öncü arasında yer aldı.

Share

Boğaziçi Üniversitesi ve Rusya’dan araştırmacılar geleceğin pilleri için birlikte çalışacak

TÜBİTAK- Rusya Temel Araştırmalar Kurumu (RFBR) ile İkili İşbirliği Programı kapsamında desteklenmeye hak kazanan Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala’nın projesi, geleceğin pilleri olarak görülen lityum-sülfür bataryaların daha uzun ömürlü olabilmesi için batarya performansıyla elektrolit tasarımı arasındaki ilişkiyi araştıracak. Rusya’dan Ufa Kimya Enstitüsü (Ufa Institute of Chemistry) ile iş birliği içinde yürütülecek projenin üç yıl sürmesi planlanıyor.

Geleceğin pilleri lityum-sülfür bataryalar

Cep telefonlarından bilgisayarlara ve elektrikli araçlara kadar kullanılan mevcut en gelişmiş batarya tipinin lityum-iyon bataryalar olduğunu belirten Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, henüz gelişmekte olan lityum-sülfür bataryaların ise beş kat daha fazla enerji depolayabileceğini vurguluyor: “Lityum-sülfür bataryalar henüz ticari olarak erişilebilir değil, ancak çok gelecek vaadediyor; çünkü bir lityum-iyon bataryadan beş kat daha fazla teorik özgül enerji gösteriyor ve daha düşük maliyetli olma potansiyeline sahip.”

Mühendislik Fakültesi
Share

‘’Siber Güvenlik sosyal bilimciler için yepyeni bir keşif ve çalışma alanı olabilir’’

Siber güvenlik farkındalığı konusunda kuruluşundan bu yana çok sayıda etkinlik ve eğitime imza atan Boğaziçi Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Siber Güvenlik Merkezi (BÜSİBER), Siber Güvenlik’in Sosyal Bilimler ile ilişkisine odaklanan yeni bir eğitim programı düzenledi. Hacker’ların kullandığı aldatıcı teknikler ve uygulamalar gibi dikkat çekici başlıklara da yer verilen “Sosyal Bilimler Boyutuyla Siber Güvenlik” programı hakkında Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü Öğretim Üyesi ve BÜSİBER Yöneticisi Doç. Dr. Bilgin Metin'den bilgi aldık.

Küresel pandemi nedeniyle dijital araçları yoğun biçimde kullandığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu da evimizdeki güven duygusunu dijital ortamlarda da hissetme ihtiyacını beraberinde getiriyor. Siber dünyanın tehlikelerinden korunmanın ilk şartı ise dijital farkındalık geliştirmek. Peki, bu noktada Sosyal Bilimler nasıl rol oynayabilir?

Share

Boğaziçi Üniversitesi’nden Libya’ya bilim çıkarması

Avrupa Birliği çatısı altında, Akdeniz Üniversiteler Birliği (UNIMED) tarafından yürütülen ‘’Libya Yükseköğretiminde Araştırma ve İnovasyonu Geliştirme - IBTIKAR’’ projesindeki üç Avrupa üniversitesinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi, Libya’daki 11 üniversitenin araştırma ve inovasyon kapasitesini artırmak üzere bu ülkedeki partner üniversitelerin akademik ve idari personeline çeşitli eğitimler verecek.

‘’Avrupa’dan Libya’ya Eğitim Desteği’’ başlıklı iş paketinin lider yürütücüsü olan Boğaziçi Üniversitesi, Ocak 2021’de başlayan ve üç yıl sürmesi planlanan IBTIKAR projesine Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden uzman akademisyenler ile katkı sunuyor.

 

2018 yılında UNIMED tarafından Libya’daki yükseköğretim kurumlarının araştırma odaklı bir yapıya kavuşturulması hedefinden hareketle oluşturulan IBTIKAR projesine Avrupa Komisyonu Erasmus+ projeleri kapsamında Yükseköğretimde Uluslararası Kapasite İnşaası başlığı altında yaklaşık 1 Milyon Euro bütçe ayrıldı. 

Share

Prof. Dr. Erkcan Özcan: “Fizik yasaları değişiyor yorumu için erken”

ABD’deki Fermi Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı (Fermilab), 7 Nisan’da Twitter hesabı üzerinden yaptıkları deneylerle bildiğimiz fizik yasalarının değişebileceğine dair kanıtların güçlendiğini açıkladı. Bu açıklama yüksek enerjili parçacık deneylerinin sonuçlarını açıklayan Standart Model’in doğru olmayabileceği ve yeni fizik kanunlarının, yeni parçacıkların ve şimdiye kadar görmediğimiz yeni bir kuvvetin var olabileceği şeklinde yorumlanarak bilim dünyasında ve toplumda heyecan yarattı. Ancak Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Erkcan Özcan, Model ile deney sonuçları arasındaki uyuşmazlığın yeni bir kuvvetin varlığından değil, kuramsal hesaplamalarda yapılan bir hatadan da kaynaklanmış olabileceğine dikkat çekiyor.

Çevremizdeki tüm hareketleri açıklayan fizik yasaları tüm etkileşimleri kütle çekim, elektromanyetizma, baskın ve zayıf nükleer olarak dörde ayırıyor. Ancak atomdan bile küçük yapı taşları da bulunuyor ve bu yapı taşlarından bazıları daha küçük bileşenlere ayrılabilirken bazıları ise ayrılamıyor. Kozmik ışınların Dünya atmosferine çarpması sonucu oluşan “müon” isimli parçacıklar da daha küçük bileşenlere ayrılamayan atom altı parçacıklar arasında. Prof. Dr.

Share

Doç. Dr. Emre Uğur ve Doç. Dr. Volkan Yılmaz’a BAGEP Ödülü

Bilim Akademisi tarafından başlatılan ve kamu fonları yerine toplumdan gelen maddi destekle yürütülen Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödül Programı “BAGEP”in 2021 yılı sonuçları açıklandı. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Emre Uğur ve Sosyal Politika öğretim üyesi Doç. Dr. Volkan Yılmaz ödüle layık görülen isimler arasında yer aldı.

En iyi genç akademisyenlerin belirlenmeleri, ödüllendirilmeleri ve yeni araştırmalar için desteklenmeleri amacıyla 2013 yılından bu yana verilmekte olan BAGEP ödüllerini 2021 yılında almaya hak kazanan isimler açıklandı. Farklı üniversiteler ve disiplinlerden toplam 42 akademisyenin ödüle layık görüldüğü programda, Boğaziçi Üniversitesi’nin genç akademisyenleri Emre Uğur ve Volkan Yılmaz da yer alıyor.

Share

Boğaziçili akademisyenden önemli buluş :İnsan bedenini gerçek zamanlı izleyen implant anten teknolojisi

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sema Dumanlı Oktar’ın "Canlı Hücrelerle Manipüle Edilen Antenler" (AntennAlive) projesiyle, genetiği değiştirilmiş bakterilerle yeniden yapılandırılan implant antenler kullanılarak insan bedenindeki gelişmeler gerçek zamanlı izlenebilecek. Bu yıl TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı “2247-A Ulusal Lider Araştırmacılar Programı”ndan 1 Milyon TL destek almayı başaran projenin biyomühendislik alanında öncü olması hedefleniyor.

TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı “2247-A Ulusal Lider Araştırmacılar Programı”na, Boğaziçi Üniversitesi’nden seçilen üç genç bilim insanından biri olan Dr. Öğr. Üyesi Sema Dumanlı Oktar, vücut içinde gerçekleşen olayları gerçek zamanlı izleyebilecek, sentetik biyoloji ile elektronik mühendisliğini buluşturacak teknoloji “AntennAlive” projesi için çalışıyor.  Dr. Öğr.

Elektrik & Elektronik Mühendisliği
Mühendislik Fakültesi
Share

Sicim Teorisi uzmanları Türkiye-Rusya arasında bilim köprüsü kuracak

TÜBİTAK-Rusya Temel Araştırma Vakfı (Russian Foundation for Basic Research-RFBR) ile İşbirliği Programı kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nden destek almaya hak kazanan projelerden biri Fizik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Can Kozçaz’ın projesi oldu. Sicim teorisinde dünyanın önde gelen genç araştırmacılarından olan Lomonosov Moskava Devlet Üniversitesi’ne bağlı Teorik ve Matematiksel Fizik Enstitüsü üyesi Yegor Zenkevich’in ekibiyle ortak çalışılacak projede, “her şeyin teorisi” olarak görülen Sicim Teorisi’ni bir köprü gibi kullanarak matematik ve fizik arasında bilgi transferi sağlanması ve ‘’Süpersimetrik Teoriler’’in arkasındaki matematiksel yapıların daha iyi anlaşılması hedefleniyor.

Başlangıçta atom çekirdeğini oluşturan proton ve nötron gibi parçacıkların dinamiğini anlamak için ortaya atılan Sicim Teorisi, daha sonra etrafımızda gördüğümüz tüm fiziksel olay ve etkileşmeleri tek bir teoride birleştirerek açıklamayı vaat eden bir yaklaşıma doğru evrilmiş olduğu için “her şeyin teorisi” olarak da adlandırıyor. Sicim Teorisi için İtalyan fizikçi Daniele Amati tarafından söylenen “Sicim Teorisi şansa 20. yüzyılda bulunmuş 21. yüzyıl fiziğidir ve 22. yüzyıl matematiğine ihtiyaç duyar” ifadesi ise teorik fizikçilerin bu alandaki heyecanını ifade eden etkileyici bir bakış.

Share

NeurotechEU'nun üniversite-sanayi iş birliği platformu NEURICOO kuruluyor

Boğaziçi Üniversitesi’nin kurucu ortağı olduğu prestijli bir Avrupa Üniversitesi olan NeurotechEU, konsorsiyum çapındaki işleyişi kurumsallaştırmayı ve araştırmadan ticarileşmeye yapılacak iş birliklerini hızlandıracak bir yol haritası elde etmeyi hedefleyen NEURICOO adlı bir yapı kuruyor. Bu yeni yapı kapsamında Boğaziçi Üniversitesi liderliğinde tüm ortak üniversitelere ve asosiye üyelere gönderilmiş bir anket hazırlandı. Bilim insanları ve firmalar için hazırlanan anketten elde edilen bilgilerle araştırmacıların 8 neurochallenge altında yaptıkları çalışmalarda kullandıkları araştırma teknolojilerine göre NEURICOO için bir veri tabanı oluşturulacak.

Boğaziçi’nin kurucu ortağı olduğu prestijli bir Avrupa Üniversitesi olan NeurotechEU; eğitim, araştırma, teknolojik ve toplumsal inovasyon için konsorsiyum ve Avrupa çapında kapsamlı, uzun vadeli ve kurumsallaşmış bir iş birliği elde edilmesini hedefliyor. NEURICOO adlı yeni yapıyla birlikte iş birliklerini etkileştirmek ve hızlandırmak amaçlanıyor.

Share

Boğaziçili akademisyenler araştırdı: Çiftçiler ne istiyor?

Tarımsal üretimde teknolojik gelişmeler hızlanırken nesilden nesile aktarılan ve yüzyıllara dayanan geleneksel tarım bilgisi çiftçiler için önemini koruyor. Üstelik salgın döneminde yerel tarımın önemi daha da anlaşıldı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Zühre Aksoy ile Özlem Öz, bilimsel bilgiyle geleneksel tarım bilgisinin çiftçilerin ihtiyaçlarını gözetecek şekilde nasıl bir araya getirilebileceğini sahada araştırdı. Araştırmacılar, “Görüştüğümüz çiftçilerin çoğu ziraat mühendisleriyle bir araya gelmeye çok önem veriyor. Ekim sırasında mühendislerin tarlaya gelip neyin doğru neyin yanlış olduğunu göstermelerini istiyorlar. Çiftçiler ve tarım uzmanları, ziraat mühendisleri eşit bir zeminde birbirlerinin bilgilerinden yararlanarak birlikte çalışmalı ve bu süreç kurumsallaşmalı,” ifadelerini kullandı.

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zühre Aksoy ile İşletme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Öz’ün geçtiğimiz aylarda “Journal of Rural Studies”de yayımlanan makalesi, bilimsel bilginin çiftçilerin geleneksel tarım bilgisine nasıl entegre edilebileceği sorusuna odaklanıyor.

Share

Kimler aşıya neden karşı?

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Ceylan Engin’in İtalya’da aşı karşıtlığı üzerine yürüttüğü araştırmaya göre aşıya en çok karşı olanlar daha az eğitimli ve 25-34 yaş aralığında olanlar. Ülkenin sağlık sistemi ve politik kurumlarına olan güvensizlik arttıkça da aşı karşıtlığı yükseliyor. Engin, aşı karşıtlığının Covid-19 pandemisinden önce de özellikle gelişmiş ülkelerde yükselmeye başlamış olduğunu vurguluyor.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ceylan Engin’in Milano Üniversitesi’nden Doç. Dr. Cristiano Vezzoni ile İtalya’daki aşı karşıtlığı üzerine yürüttüğü araştırma geçtiğimiz aylarda Population Review’da yayımlandı.

Share

Derin doku kanserlerine cerrahi müdahalesiz tedavi yöntemi Boğaziçi’nde geliştiriliyor

Daha çok cilt kanserlerinin tedavisinde kullanılan ve yan etkilerinin az olmasıyla bilinen fotodinamik terapi, kanserli hücreler ışınların kolayca ulaşamayacağı derin bölgelerde yer aldığında istenilen sonuçları veremiyor. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şaron Çatak ve ekibi, fotodinamik terapinin bu dezavantajını ortadan kaldıracak ve ışın yakalamakla görevli moleküllerin ışın yakalama kapasitesini iki katına çıkaracak bir araştırmaya başladı. Şaron Çatak’ın yürütücülüğündeki projede, moleküllere iki foton absorblama özelliği olan antenler yerleştirilirse bu moleküllerin hücre içinde nasıl davrandığı hesaplanacak ve elde edilen sonuçlar fotodinamik terapinin derin dokulara yerleşmiş organ kanserleri için tedavisine yönelik geliştirilmesinde yol gösterici olacak.

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şaron Çatak’ın yürütücülüğündeki “Fotodinamik terapi için yeni foto duyarlaştırıcıların tasarımı” başlıklı proje TÜBİTAK 1001 kapsamında desteklenmeye hak kazandı. İki yıl sürmesi planlanan projede, Doç. Dr. Çatak ile bir lisans, iki yüksek lisans ve bir doktora öğrencisi de araştırmacı olarak yer alıyor.

Yan etkisi minimum bir kanser tedavisi

Share

Yarışma programı, risk tercihleri araştırmasına ilham verdi

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Elgin, aynı bölümden Dr. Öğr. Üyesi Orhan Torul ve halen Tilburg Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdürmekte olan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu araştırmacı Ertunç Aydoğdu, bir dönem televizyonda büyük ilgi gören ‘’Var mısın Yok Musun?’’ yarışmasının verilerinden yola çıkarak Türkiye'deki risk tercihlerini ölçen bir makaleye imza attılar.

’Risky choices in a natural experiment from Turkey: Var Mısın Yok Musun?’’ başlığıyla Journal of Behavioral and Experimental Economics’de yayımlanan makale Eylül 2007-Mayıs 2010 döneminde yayımlanan yaklaşık 300 programdan elde edilen verilerle hazırlandı.

Ekonomi
Share

Türk ve Amerikalı öğretmenler barış eğitimine katkıda bulunacak

Ülkemizde akademik anlamda yeni bir alan olan Barış Eğitimi alanında çalışmalar yapan Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Gülistan Gürsel Bilgin tarafından ‘’Geleceğin Öğretmenleri Savaş ve Barışı Konuşuyor’’ başlıklı bir araştırma yürütülüyor.

Boğaziçi Üniversitesi’nin yanı sıra, St Mary's Üniversitesi ve Indiana Üniversitesi’nden öğretim üyelerinin de dahil olduğu araştırma kapsamında Türkiye’den ve Amerika’dan öğretmen adaylarının barışla ilgili inanç ve deneyimlerinin incelenmesi amaçlanıyor.

Share

Pankreas kanseri tedavisi için Boğaziçi’nden nano ilaç

Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Nazar İleri Ercan, dünya genelinde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alan pankreas kanserinin tedavisine yönelik bir nano ilaç geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Araştırma, TÜBİTAK’ın başlattığı 2247 Ulusal Lider Araştırmacılar Programı kapsamında destekleniyor.

Romatoid Artrit hastalığı ile ilgili çalışmaları nedeniyle 2020 yılında L'Oréal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından hayata geçirilen “Bilim Kadınları İçin” programı kapsamında ödül almaya hak kazanan genç ve yetenekli, Türk bilim kadınları arasında yer alan Nazar İleri Ercan’ın yürüttüğü, üç yıl sürmesi planlanan nano ilaç araştırması TÜBİTAK tarafından destekleniyor. Nano ilacın kemoterapi, immunoterapi gibi yöntemleri tek bir yapıda toplayarak hastalıklı bölge üzerinde etkili olması hedefleniyor.

Mühendislik Fakültesi
Share

NEAMWave21 Tsunami Tatbikatı 8 Mart’ta başlıyor

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 8-10 Mart 2021 tarihleri arasında Doğu Akdeniz’de düzenlenecek NEAMWave21 tsunami tatbikatında Tsunami Hizmet Sağlayıcı olarak katkı sunacak.

Enstitü, Atina Ulusal Rasathanesi ile eşgüdüm içerisinde kurgulanan Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adası açıklarında 7.7 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinden Tsunami Hizmet Sağlayıcı olarak tatbikata dahil olacak ve dört saatlik zaman diliminde yedi ayrı mesajı ulusal ve uluslararası tüm paydaşlarına iletecek.

 

Share

Kandilli Rasathanesi 7/24 deprem ve tsunami takibinde

1-7 Mart Deprem Haftası devam ederken, dünyanın alanında önde gelenleri arasında yer alan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), 7 gün 24 saat aralıksız faaliyetlerini sürdürüyor. Modern sistem ve istasyonları sayesinde deprem ile buna bağlı oluşabilecek tsunamileri belirliyor ve ilgili kurumlara ulaştırıyor. Enstitü ayrıca 2001'de hayata geçirdiği "Deprem Erken Uyarı Sistemi" ile doğalgaz ve elektrik dağıtıcısı gibi kuruluşların erken uyarılarak, depremin neden olabileceği yıkıcı etkilerin azaltılması için de çalışıyor.

1-7 Mart tarihleri Türkiye'de Deprem Haftası olarak değerlendirilirken, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), 7 gün 24 saat deprem ile denizlerde buna bağlı oluşabilecek tsunamileri takip ediyor, raporluyor ve analiz ediyor. KRDAE, yeni takip istasyonları kurarken, mevcut sistemlerini de sürekli güncelliyor. Bununla beraber 2001'de faaliyete geçen 110 yer istasyonuna sahip "Deprem Erken Uyarı Sistemi" ile depremlerle oluşabilecek can ve mal kayıplarının önüne geçilmesi için de faaliyetler yapılıyor. KRDAE Müdürü Prof. Dr.

Share

Ergene’nin su kalitesi için Boğaziçi’nde geliştirilen yazılım Avrupa nehirlerinde de kullanılacak

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Ulaş Tezel’in yürütücülüğünü yaptığı projede, Türkiye’nin en kirli akarsuyu olan Ergene Nehri’ndeki kirliliğin boyutu analiz edildi. Proje kapsamında Ağustos 2017’den Mayıs 2018’e kadar 75 ayrı noktadan dört mevsim boyunca su örnekleri alındı ve bölgede bulunan organize sanayi bölgelerinin atık sularını yeterli düzeyde arıtmadan nehre verdikleri gözlemlendi. Analiz edilen 250 tane kirleticinin her birinin kaynağının tespit edilmesinin yanı sıra nehirlerin su kalitesinin yönetiminde karar-destek sistemi işlevi görecek bir yazılım da geliştirildi. Tezel, ayrıca bu yazılımın yapay zekâ ile güçlendirildiği ve tüm Avrupa akarsu ağının su kalitesinin sürdürülebilir yönetimini hedefleyen uluslararası bir projede de yer alacak.

Ergene Nehri’ndeki kirliliği mikrokirleticiler düzeyinde inceleyen ilk sistematik araştırma olma özelliğini taşıyan projede, nehirdeki kirletici kaynakları tespit edildi ve Velimeşe, Çorlu Deri İhtisas, Ergene-1, Ergene-2 ve Büyükkarıştıran organize sanayi bölgelerinin kirlenmede etkilerinin yüksek olduğu belirlendi.

Share

Pages